10 Aralık 2010 Cuma

Planlar degismis ben bakmiyorken

Ne kadar pervasizca planlar yaptigimi bir kere daha yuzume vurdu hayat, sonra tam ben bunlari dusunurken yetmemis olacak ki bir aci hatirlatma daha yapti...

Cok uzun zaman oldu, o kadar uzun ki tam olarak ne kadar onceydi onu bile hatirlamiyorum simdi. Her ne sebeple olursa olsun bir dilek tutma sansi ciktiginda karsima, kendimi bilincsizce ayni dilegi dilerken bulmaya basladigimi farkettim. Goktasi yagmurlarini, yanagima dusen kirpigimi, saat baslarini, ezan seslerini ve daha bulabildigim her firsati ayni istegimi dile getirmek icin firsat saydim. Unuttugum bir ayrinti vardi, ne diledigime dikkat etmek...

Bir aksam ustu, o bir turlu sevemedigim sehrin bir kosesinde, tam gunes batarken balkona cikmistim, bilenler bilir sebebini;) Ayni dilegimi tekrarladim, ne kadar cok istedigimi anlattim kendime. Ayni aksam ustu 3. kattaki evimizi bir peygamber devesi ziyaret etmisti. Icten ice bunun dilegimin kabul edildigine isret sayarak cok huzurlu bir uyku cektigimi hatirliyorum.

Ve iste o istegin yan etkisi beni buralara, cook uzaklara surukledi bir sabah. Butun o yazismalar, resmi islemler, kosturmalar o zaman cok yorucu geldi evet ama butun bunlari baslatan surec yani asil gelis sebebi birdenbire hic beklemiyorken calmisti kapiyi.

Olsundu ki, eger o cook istedigim dilegim gercek olacaksa, dunyanin bir baska ucuna gitmek, o gune kadar hayatimda biriktirdigim insanlardan kisa bir sure ayri kalmak elbette goze alinabilecek birseydi. Neden olmasindi ki. Sure kisaydi ne de olsa. valizlerimi hazirlamaya basladigimda sadece kisa bir sure icin gidiyor olma durumunu biraz abarttigimi, buraya gelip de valizimin icine sadece tek bir kisa kollu t-short koydugumu farkedince anladim tabi :)

Iste o valizlerimi hazirladigim gunden bu yana gecen zaman 1 seneyi asti simdi. Ve bu 1 sene icerisinde ilk bakista sadece abartili bir fikir gibi gorunen o kadar cok gercege dondu ki, ben kendimi butun bu olaylarin bas kahramindan cok, izleyicisi gibi hissettim. Iste simdi o kisacik sure birden bire oldukca uzun bir sureye donustu. Hatta oyle ki ne kadar uzun olacagini kimse bilmiyor.



O peygamber devesinin ziyaretinden once, yuksek lisansini tamamlamis, akademik hayatta kayda deger bir ise sahip olmus, doktora tezi uzerinde danismanlari ile gorusen ve bilen bilir zorlu bir yeterlilik sinavini atlatmis biri olarak her seyim yerli yerinde gorunuyordu. simdi ise doktoraya yeniden basladim, hemde baska bir kitada, baska bir dilde. Calisma alanimi degistirdim, tanidigim insanlarin hepsiyle buraya geldikten sonra tanistim.

Ama bi dakka ne oldu simdi, hani benim planlarim vardi? Hani 1 sene icinde doktorayi bitirdikten sonra, baska islere yogunlasacaktim? Hani yeni bir ev vardi icinde yasayacagim? Iste donup bakinca tatli bir ruzgar gibi gorunen gercekte cok siddetli olan o firtina bana soyle fisildadi: `Sen planlar yaparken, melekler gulumsuyordu sana.'

Simdi anliyorum neden gulduklerini, komikmis gercekten.

Megerse hayat senin plan yapmana izin verecek kadar tekduze, tutarli, duragan degilmis. bir kez daha soyledim bu cumleyi...
sonra bir baska hatirlatma daha geldi dedemden, duzelttim cumlemi: hayat senin planlar yapmana izin verecek kadar uzun degilmis...

ve olum aksam olunca eve gitmek kadar dogal birseymis...

yattigin yer cennet olsun dedecim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder