10 Aralık 2010 Cuma

bahcedeki elma agaci ve karizma

en son konusmamiz telefondaydi, `bahcedeki elma agacini hatirliyor musun?' dedi gulerek. Ben de guldum utanarak, yanaklarim kizarmisti `nasil unuturum' dedim. `ben de hic unutmuyorum, bakma simdi guldugume' dedi dedem.

Mahallenin en guzel bahcesi ona aitti. Demirden, kocaman kirmizi kapilar sir gibi sakliyordu o guzelim bahceyi. Tabi mahalledeki cocuklar icin cennet gibiydi, ulasamadiklari. Icinde bir suru meyve agacinin oldugu ama girmenin yasak oldugu gizli bir yer. Oraya diledigi gibi girebilme ozgurlugu bir bende vardi bir de kadim dostum karizmada. simdi cok yakisikli olmus kerata, o yuzden karizma ismini yakististirdim.

tabi bizim cakamiz paha bicilemez. Oynanan oyunun kurallarini bizim istedigimiz gibi degistirmiyorlar mi, biz de gider bahcemizde oynariz. Istedigimiz oyun oynanmiyor mu, tehdit hazir, biz de bahcemize gideriz. Bahce en saglam tehdit unsurumuzdu bizim. surekli o mahallede oturmadigimiz icin, haftada bir ziyarteler sirasinda gecerliydi butun bunlar. Ziyaretlerin seyrekligi, tehdit unsurunun omrunu de uzatiyordu tabi.

bir sonbahar gunuydu. Havalarin serinlemeye baslamasina aldirmadan bahcede almistim solugu, yanimda da karizma elbette. Hemen yandaki komsu evin bahcesi de ayni olculerdeydi ama evde bir gorunup uzunca bir sure kaybolan kiracilar oldugu icin bahce bakimsizliktan kuruyup gitmisti coktan. Yan bahcede bagli olan kopekcik de acliktan olsa gerek surekli havlayip duruyordu. cok surmedi kopegin havlamalarinin dikkatimizi cekmesi. boyumuzu asan duvarin ustunden kopegi gorebilmek icin duvara yakin agaclardan birine tirmenmak da kendiliginden gelisiverdi. Cocukluk akli, hayvancagizin neden havladigini anlamadik ama `susturmak icin' ya da o anda hangi sebebi uygun gorduysek artik, agactaki elmalardan bir tanesini kopartip kopege dogru attik. Agac elma agaci ama kis elmasi. yani meyvelerin cogu henuz tam olgunlasmamis. Dedem toplama zamaninin gelmesi icin bekliyor. Bir elma ben attim, sonra bir elma karizma, sonra bir tane daha attim, o da beni takip etti... agactaki son elmaya kadar:)



Yari olmus yari ham elmalarin hepsi artik yan komsunun bahcesindeki kopek kulubesinin etrafindaydi. Cephanemiz bitince, yeni cephane arayisina gectik. Once tas atmayi denedik ama taslari almak icin asagi inmek, sonra da atmak icin yeniden agaca tirmanmak, isin keyfini kacirinca biz de eve geri donduk. Tatli yorgunluk, sobanin dayanilmaz sicagiyla birlesince kendimize yeni yaramazliklar aramaya basladik, elmalari da kopegi de coktaan unutmustuk.

saltanatimiz cok surmedi, komur almak icin bahcenin oteki ucundaki komurluge giden dedem, elmalarin yerinde yeller estigini gorunce curcuna koptu tabii. sadece dedem olsa neyse. Olayi ogrenen annem de hemen sorgulamaya dahil oldu, babam da onu takip etti.
Annem ` kizim neden attiniz elmalari yan bahceye?'
`ama kopek cok havliyodu anne'
Babam `yavrum hayvan ac tabi o yuzden havliyo'
`tamam iste biz de o yuzden attik, yesin de karni doysun diye' :)
Bunu soyledigimzi cok net hatirliyorum, cunku o sirada uydurulmus harika bir cikis yolu gibi gorunuyordu. Ben bunu soylerken de karizma beni destekliyordu arkamdan.
`Evet yazik ac kalmis hayvancik, karnini doyurduk'

Cezadan kacamadik tabi, dedemin kiymetli bahcesindeki canim elmalari mahvettigimiz icin uzunca bir sure dedem bize kusmustu. Her firsatta elmalari hatirlatiyordu.

ayni gun cok gec olmadan dedem ve babam duvardan atlayip elmalari topladilar, nerdeyse 1 cuval, ustelik cogu yenecek durumda degil henuz :)

Sonucta ananem elma pestili yapti, annem elmali pasta. bize de kisa gunun kari, elmali pastalarla ziyafet cekmek dustu :)

Simdi her ikisi de huzur icinde yatsin, ne zaman elma agaci gorsem dedemin bize cocuklar gibi kusmesini hatirliyorum ilk once, sonra da utanarak kusmesinin nedenini...

1 yorum:

  1. Bir romanın giriş yazısı gibi, sanki devamı bir sonraki başlıkta saklı:) Zevkle okudum...
    Tekrardan Allah rahmet eylesin.

    YanıtlaSil